AB: Gazze’nin Günde 500 Tır Yardıma İhtiyacı Var
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bugün (14 Mart Perşembe) yaptığı açıklamada Gazze bölgesinin gündelik olarak en az 500 tırlık insani yardıma ihtiyacının olduğunu dile getirdi.
Von der Leyen X platformunda yayınladığı kişisel mesajında, deniz koridorunun Gazze’ye ulaştırılması gereken yardımın sadece az bir kısmını karşılayabileceğini, ancak bölgenin ihtiyaç duyduğu yardımın tam olarak karşılanabilmesi için tüm kanalların devreye sokulmasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
ABD Başkanı Joe Biden 8 Mart tarihinde yaptığı konuşmada, ABD ordusuna Gazze sahiline yakın bir yere geçici liman inşa edilmesi için talimat verdiğini söyleyerek Gazze’ye yardımların çoğunun deniz yoluyla ulaştırılacağı iddiasında bulunmuştu.
Aynı tarihte Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’le birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması amacıyla deniz koridoru açılması için vaktin yaklaştığını açıklamıştı.
Geçtiğimiz çarşamba günü ABD ordusu bazı gemilerinin, İsrail tarafından abluka altında tutulan Gazze’ye gönderilen yardımların teslim alınması için geçici liman inşası işlemlerini başlatmak amacıyla yola çıktığını duyurmuştu.
İşgal rejiminin uyguladığı aç bırakma politikası yüzünden Gazze’de ciddi bir açlık krizi yaşanıyor. Uluslararası güçlerin bu ablukayı kaldırmaya zorlamak için işgal rejimine baskı yapma yoluna gitmeksizin havadan paraşütlerle yardımlar atma veya deniz koridoru açma yolunu denemeyi tercih etmesi birtakım soru işaretlerini de içinde barındırıyor.
Gazze’de insani yardım faaliyetleri yürüten 25 sivil toplum kuruluşu 12 Mart Salı günü Uluslararası Af Örgütü’nün öncülüğünde yayınladıkları ortak açıklamada, ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Gazze’ye havadan paraşütlerle yardım paketleri atan ülkelerin birçoğunun aynı zamanda İsrail’e silah verdiklerine dikkat çekmişti. Gazze’ye yardımların ulaştırılması için en uygun yolun kara yolu olduğunun dile getirildiği açıklamada söz konusu ülkelerin yönetimlerinin vahşete engel olmama sebebiyle, uluslararası hukuk nezdinde yüklenmiş oldukları sorumluluk ve yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmemek amacıyla bu yola başvurduklarını, bunun da kamuoyunu yanıltma amaçlı olduğunu dile getirmişlerdi.