İslami Direniş Hareketi (Hamas) BM Yetkilisi Pramilla Patten’in İsrail işgal rejiminin, 7 Ekim olaylarında Filistin direnişi mücahitlerinin esir alınanlara cinsel şiddet ve tecavüz suçu işlediklerine dair yalanlarını esas alan raporuna çok sert bir şekilde tepki gösterdi.
Hamas bu konuda bugün (5 Mart Salı) yaptığı açıklamada, söz konusu raporda bu saçmalıkların gündeme getirilmesinin, işgal rejiminin bu konudaki iddialarının tamamen asılsız ve hiçbir dayanağı olmaksızın öne sürülmüş iddialar olduğunun ispat edilmesinden sonra gerçekleştiğine dikkat çekilerek böyle bir şeyin amacının Filistin direnişinin şeytanlaştırılması ve Filistinli kadınların ve genç kızların siyonist işgal güçleri tarafından cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya çıkaran korkunç belgelerin insan hakları kuruluşları tarafından gün yüzüne çıkarılıp BM’ye takdim edilmesi suretiyle ispat edilen gerçeğin üstünü örtmek olduğu vurgulandı.
Hamas, Patten’in raporunda siyonist işgalcilerin tamamen saçma ve tutarsız yalanlarına genişçe yer verilmesine rağmen onların işlediği suçlarla ilgili, belgelere ve kesin bilgilere dayalı gerçeklerden hiç söz edilmediğine dikkat çekildi. Açıklamada bu tutumun raporun doğruyu ortaya çıkarma amaçlı olmayıp, siyonist işgal rejiminin bizzat kendisinin seçtiği askerlerin yalancı şahitliklerine dayalı taraflı ve gerçekleri saptırma amacıyla hazırlanmış kasıtlı bir rapor olduğunu gözler önüne serdiği, oysa bu raporda öne sürülen iddiaların tamamen geçersiz ve asılsız olduğunun daha önce belgelerle ortaya konduğu ifade edildi.
Hamas açıklamasında Patten’in raporunun aynı zamanda serbest bırakılan İsrailli kadınların, Filistinli mücahitlerin kendilerine çok iyi davrandıklarına ve herhangi bir aşırılıkta bulunmadıklarına dair bütün gerçekleri gözler önüne seren şahitliklerine de tamamen ters olduğu, sadece işgal hükümetinin zihinleri bulandırma amacıyla öne sürdüğü yalan ve iftiraları esas aldığı vurgulandı.
Hamas bu tür saçma iftiraların ve iddiaların siyonist işgalcinin yüzündeki kiri temizleyemeyeceğini ve onun Gazze’de işlediği korkunç katliamlarla ortaya koyduğu vahşet manzarasını değiştirmeyeceğini, onun Gazze’deki soykırımını, sivillere yönelik katliamlarını, ırkçı tasfiye politikasını, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarını kasıtlı bir şekilde görmezden gelmesini ve daha başka suçlarını bütün insanlığın çok açık bir şekilde gördüğünü dile getirdi.