“İnsan Hakları İzleme Örgütü” İsrail işgal yetkililerini, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde 4,5 milyondan fazla Filistinli’ye “Korona” virüsüne karşı aşı sağlama çağrısında bulundu.
Örgütten yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: “İsrail, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimciler de dahil olmak üzere vatandaşlarının% 20’sine aşı yaptırdı. Ama İşgalciler aynı topraklarda İşgal altında yaşamak zorunda olan Filistinlilerin aşılarını yaptırmadı.
“Dördüncü Cenevre Sözleşmesi” kapsamındaki “İsrail”in salgın hastalıkların yayılmasıyla mücadele de dahil olmak üzere tıbbi malzemeleri sağlama görevlerini yerine getirmek zorunda. 50 yıldan fazla devam eden işgalden sonra bu durum daha da acil hale geldi.
İnsan Hakları İzleme örgütü, Uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine ek olarak, kendi vatandaşlarına sağladıkları standartlara kıyasla, kendi kontrolü altında yaşayan Filistinlilere de ayrım gözetmeksizin aşı sağlamak zorunda olduğunu belirtti.
Ayrıca Filistin yönetiminin kontrol ettiği bölgelerde sağlık sorunlarının onlardan sorulması İşgalci güç olarak İsrail’i bu sorumluluğundan muaf tutmaz.
Örgütün Filistin ve “İsrail”‘deki ofisinin direktörü Omar Shaker şunları söyledi: “Batı Şeria’da sokağın bir tarafındaki insanların aşıyı aldığı, diğer taraftaki ister Yahudi ister Filistinli olsun aşıyı almadı. Ama Etnik kökeni ne olursa olsun, aynı bölgelerdeki herkes aşıyı eşit olarak almalıdır.
Açıklamada, “İsrailli yetkililerin” 14 Ocak 2021’e kadar aşı dozlarını iki milyondan fazla “İsrailliye” verdiğine dikkat çekildi. Aşı öncelikle Sağlık çalışanlarına, risk altındaki gruplara ve 60 yaşından büyük olanlara yapıldı.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre İsrail işgalci güç olarak “bulaşıcı hastalıkların ve salgın hastalıkların yayılmasıyla mücadele etmek için gerekli önleyici tedbirlerin benimsenmesi ve uygulanması da dahil olmak üzere işgal altındaki halka tıbbi malzeme sağlanmasını … mümkün olan en iyi şekilde” sağlama yükümlülüğünü taşıdığı belirtildi.
“İnsan Hakları” örgütü, uzun süreli işgal altında bu görevin arttığını söyledi.
Aynı şekilde, 1907 Lahey Kararlarının 43. Maddesinin özünde bulunan uluslararası teamül hukuku kapsamındaki, işgal altındaki nüfus için asayiş ve güvenliği sağlama yükümlülüğü de İşgalcilerdedir.
Örgüt, Bu koşullar altında uzun süreli işgal altındaki nüfusun ihtiyaçlarının daha fazla olduğunu ve işgalcinin hakların korunması adına sorumluluk almak için daha fazla zamana ve fırsata sahip olduğunu belirtti.
Shaker, “Virüs bulaşırken ayırım yapmıyor, ancak İşgalci İsrail hükümeti aşı yaparken ayrımcılık yapıyor.