21 Ağustos 1969’da, Avustralyalı aşırılıkçı Yahudi Michael Dennis Rohan; Mescid-i Aksa’nın Bab Al-Ghanima yönünden baskında bulundu.
Mescidin güney kesimindeki Kıble Mescidi olarak bilinen doğu bölgesindeki yangında, aralarında Selahaddin el-Eyyübi’nin Minberi olarak bilinen tarihi eser de olmak üzere tüm eserler yanıp kül oldu.
Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Mescid-i Aksa’daki restore çalışmalarına müdahale eden İsrail yönetiminin engellemelerine karşı açıklamalar yaparken, İsrail’in Aksa ve çevresinde yürüttüğü kazı çalışmalarının Mescid’e ve diğer İslami yapılara zarar vermesi tehlikesine işaret ederek uyarılarda bulunmayı sürdürüyor.
Filistinliler, işgalcilerin itfaiye araçlarının gelmesine engel olma girişimlerine ve suyu kesmelerine rağmen yangını söndürmeyi başardı.
“Başka türden yangınlar var ve bunlar Aksa’da hala devam ediyor”
1948’de Kudüs’ün işgalinden ve 1967’de işgalin kontrolünün tamamlanmasından bu yana işgalci İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıları durmadı.
Bunların en dikkat çekeni ve en tehlikelisi, Mescid-i Aksa ve çevresini birçok yönden büyük yıkıma ve yıkıma götüren yakma olayıydı.
Filistinliler ise, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa’yı ve kutsal topraklarını savunmak için işgalci İsrail’e karşı her türlü direniş göstermektedir
Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el-Kisvani, Mescid-i Aksa’da 52 yıl önce çıkan yangın sonrasındaki gelişmeleri
ve İsrail’in bölgedeki hak ihlallerini AA muhabirine değerlendirdi.
Kisvani, 1969’da Michael Dennis Rohan’ın yaktığı ateşin söndürülmesinin ardından Mescid-i Aksa’nın yeniden restore edilmeye başlandığını söyledi.
“Ancak, başka türden yangınlar var ve bunlar Aksa’da hala devam ediyor.” diyen Kisvani, bu yangıların İsrail tarafından aralıksız uygulanan, “baskınlar, çevresindeki kazı çalışmaları, Kudüs’teki İslami Vakıflar İdaresinin önüne konulan engeller ve namaz kılanların tutuklanıp uzaklaştırma cezalarına çarptırılmalarına ilişkin” olduğunu belirtti.
İhlallerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini dile getiren Kisvani, “Mescid-i Aksa, toprağın altıyla üstüyle 144 dönüm üzerine kurulu olup yalnızca Müslümanların hakkıdır ve yalnızca onların kalmaya devam edecektir.” diye konuştu.
Şeyh Kisvani, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerinin silah ve güç kullanarak yapıldığının altını çizerek, “Bu durum onlara hiçbir meşruiyet kazandırmaz.” dedi.
İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa bölgesindeki ihlalleri
İsrail polisi, Kudüs İslami Vakıflar İdaresi’nin onayını almaksızın, 2003 yılından bu yana, gayrimeşru Yahudi yerleşimcilerin Aksa’ya Mağrib Kapısı’ndan girmesine ve baskınlar düzenlemesine izin veriyor.
Bu tarihten itibaren cuma ve cumartesi günleri dışında haftanın her günü fanatik Yahudiler polis korumasında Aksa’ya baskınlar düzenleyerek Talmut ritüelleri yapıyor.
Aynı zamanda İsrail, Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar ile Yahudiler arasında zamansal ve mekansal olarak ikiye bölünerek kullanılması yönünde açıklamalarda bulunuyor.
Mescid-i Aksa’ya yapılan yerleşimci baskınlarını çeşitli şekillerde protesto eden Filistinliler ise bir hafta ile 6 ay arasında değişen Mescid-i Aksa’ya giriş yasağıyla cezalandırılıyor.
K:FIMED+AA